FETHİYE LİONS KULÜBÜ DERNEĞİ



FETHİYE LIONS CLUB



Hizmet Ediyoruz - We Serve

Hizmet Ediyoruz - We Serve

1 Eylül 2010 Çarşamba

Yaşamımıza Barış Nasıl Gelir?

Fethiye Lions Kulübümüz 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeni ile aşağıda yer alan basın açıklamasını yapmıştır.

________________________________________

1 Eylül Dünya Barış Günü: Yaşamımıza “barış” nasıl gelir?
Barış için “Şiddetsiz İletişim”


Dünyada barış bireysel yaşamlarımızda barış olmadan mümkün olabilir mi?
Birey olarak her birimizin yaydığı enerji bütünü, hepimizi etkiliyor. Sözlerimizin gücünü bizi etkiliyor. Sözlerimizin gücü konuştuğumuz her insanı etkiliyor. Etkilerinin farkında mıyız?
Biz Fethiye Lions Kulübü olarak Fethiyelileri 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde “Şiddetsiz İletişim” kullanmaya davet ediyoruz. Yaşamımızın bundan sonraki günlerinde, aylarında, yıllarında şiddeti her şekli ile hayatlarımızdan çıkarmak niyetiyle.
Şiddeti içimizden nasıl çıkarabiliriz? Öfkeyi ortaya çıkmadan nasıl sakinliğimizi ve sevgi hislerimizi koruyabiliriz? Yaşamda karşımızda çıkan olumsuzluklara rağmen iletişim kurarsak şiddetten uzak kalmayı nasıl başarabiliriz?
Bu tekniği anlatman ve öğretmek adına Fethiye Lions Kulübümüz, ilki 16 Eylül 2010 Perşembe günü olmak üzere, eğitim, seminer, workshop ve konferanslar düzenleyecektir.
...
Şiddetsiz İletişim” dünyada en çok konuşulan iletişim tekniklerden bir tanesi. Dünyamızdaki sosyal ve siyasal tartışmaların aşılmasında, dünyada barışa dair kullanılabilecek en güzel araçlardan bir tanesi. Bu yaklaşımındünyada kullanılmakta olan adı Nonviolent Communication, yani şiddetsiz iletişim. İçinde şiddet kelimesi geçiyor. Söylediğimiz ve odaklandığımız şeyleri yaşamımıza çektiğimizi belirten birçok öğretiyi dikkate alınca bu ifade şiddet kavramını çalışmanın içine getirmiş oluyor. Bu nedenle bu çalışmayı “Yürekten İletişim” olarak adlandırmak isteyen hocalar var. Ve bu isim, bu ifade benim de yüreğime doğru geliyor. Yürekten iletişim kurmak asıl hedefimiz gibi geliyor.

Marshall B. Rosenberg tarafından geliştirilen bu tekniğe dair kendisinin yazdığı kitaplar var. En çok bilinen kitabının adı Şiddetsiz İletişim. Ancak Bolu'daki bir çalıştay vesilesi ile bu kitabın baskısının tükenmiş olduğunu öğrendim. Üzüldüm, özellikle de yayınevinin tekrar basmayı düşünmediğini öğrenince. Verilen bu bilgiye güvenmeyip internet üzerinden kontrol ettim. Evet, baskısı tükenmiş. Dünyanın ve ülkemizin belki de en çok ihtiyacı olan kavramlardan biri şiddetsiz iletişim. Sonra liseden biyoloji öğretmenimin bu kitabın yeni Türkçe tercümesini yapmakta olduğunu öğrendim ve tekrar çok sevindim. Bu önemli kitabın en kısa zamanda tekrar Türkçe baskısının çıkmasını diliyorum. İngilizce bilenlerinize mutlaka hemen okumanızı öneriyorum. Yaşama bakış açısını derinden değiştiren bir yaklaşım.

Türkçe kitabı hemen temin etmek mümkün olmadığı için Marshall Rosenberg’in şiddetsiz iletişim tekniği ile ilgili bazı notaları paylaşmak istiyorum. Belki konuya bir giriş olur. Bu teknikleri yaşamımızın içine almak zaman ve gayret gerektiriyor, ama bir yerden de başlamalı.

Şiddetsiz İletişim nedir?

Şiddetsiz İletişim farklı bir iletişim şekli. Anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması ve şiddetin yaşamımızdan çıkarılması niyeti ile bir konuşma tarzı diyebiliriz.

Şiddetsiz İletişim’in altında yatan bazı temel düşünceler var. “İnsanın yaptığı her şeyin karşılanmamış ihtiyaçları karşılamak için bir girişim olduğu” bunlardan bir tanesi. “İhtiyaçları rekabet yerine işbirliği içinde karşılamanın herkes için daha sağlıklı olduğunu ve insanların başkalarının iyiliğine kendi iradeleriyle katkıda bulunabildikleri zaman, bundan doğal olarak keyif aldıklarını” anlamamızı sağlayan bir yaklaşım.

Marshall Rosenberg kitabına Carl Rogers’a teşekkür ile başlıyor. Kendisi ile çalışma fırsatı bulduğu ve aktarmak istediği konuların temelinde onunla araştırma şansı bulduğu ilişkilerin yapıcı öğelerinin keşfi yattığı için.

Bu iletişim tarzı yaşamımızda aktif şiddet olan fiziksel şiddetten belki daha yaralayıcı olan pasif sözel şiddetin ne kadar da yaygın olduğunu ve hayatımızı nasıl da derinden etkilediğini fark etmemizi sağlıyor.

Şiddetsizlik bir teslim olma tarzı değil. Yani bize yapılan haksızlık varsa bunlara göz yummak veya şiddete korumasızca karşı çıkmak anlamına gelmiyor. Şiddetsiz İletişim ihtiyaçlarımızın, duygularımızın, yaşadıklarımızın farkında olarak kendimize ve benliğimize daha derinden sahip çıkmak anlamına geliyor esasında.

Dil değişimde çok büyük bir etken. Enerji çalışmalarında sesin frekansının ve kullandığımız kelimelerin enerjilerinin bize etkisi üzerinde çok konuşuluyor. Burada sözlerin ifade ettikleri üzerinde duracağız, ve söylediklerimizin ilişkilerimizi nasıl yarattığını göreceğiz.
Marshall Rosenberg’in sorduğu iki ana soru var:

- “Ne oluyor da şefkatli yapımızdan kopuyoruz, parlıyor ve şiddete yöneliyoruz?

- “Ve nasıl oluyor da bazı insanlar en kışkırtıcı koşullarda bile doğalarındaki şefkati korumayı becerebiliyor?

Çok kuvvetli iki soru. Yaşama, insana ve ilişkilere derinden bakmamıza neden olan iki soru.

*

Şiddet kelimesi özel bir tarif getiriyor Rosenberg. “Yüreğimizdeki şiddet dindiği zaman, doğal şefkatimize kavuştuğumuz durumu anlatmak için kullandığımı belirtmek isterim,” diyor.

Bu iletişimin temelinde tepkisel olarak davranmak ve aklımıza gelivereni söylemek yerine, bir olay karşısında veya bir konuşmada ne algıladığımızı, ne hissettiğimizi ve ne istediğimizi fark etmemizi sağlayan bir sistem.

Burada açıklık ve dürüstlük var. Aynı zamanda karşımızdaki kişiye saygı ve anlayış ile yaklaşan bir tarz var. Kendimizin ve başkalarının ihtiyaçlarının, derinlerde olan ama ilişkiyi etkileyen ihtiyaçlarının farkında olmayı hedefleyen bir tarz bu.

*

Şiddet ile karşılaştığımızda genelde ya kaçıyoruz ya da saldırıya geçiyor ve saldırı varsa buna aynı şekilde karşılık veriyoruz. Kaçmak, direnmek, savunma ve saldırıya geçmek bizi genelde mutlu eden sonuçlar getirmiyor. Yakınlaşma sağlamıyor.

Şiddetsiz İletişim 4 ana unsurdan oluşuyor:

1- Gözlem
2- Duygular
3- İhtiyaçlar
4- İstek/Rica


Şiddetsiz İletişim bu dört unsuru ifade ederek iletişimi sağlamayı hedefliyor.

Gözlem: Birinci adımdır. Bir konu hakkında konuşacağınız zaman, yaşananları tarafsız bir kameranın gözünden açıklamayı ve tarif etmeyi içerir. İki kişi arasında yaşanmış bir olay veya diyolog varsa buna yorum katmadan aynen yaşadığı şekilde durumun ve yaşananların tarif edilmesini içerir.

Örneğin: Eşinizin söz verdiği şekilde sofrayı toplamaya yardım etmediği ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorsunuz. Öncelikle gözlem bölümü ile, yani olanların tarifsiz bir ifadesi ile başlamanız öneriliyor. “Bu akşam yemeğin bittikten sonra masadakilerin hiçbirini alıp mutfağa götürmeden salondaki televizyonun karşısına oturarak diziyi seyretmeye başladın…”

Duygular: Yaşananların bize hissettirdiklerini paylaşmanın önemi vurgulanıyor. Hislerin paylaşımı iletişimi açıyor.

Örneğin: “Bunu yapman beni önemsiz ve yalnız hissettiriyor.”

İhtiyaçlar: Ruhumuzun benliğimizin ihtiyaçlarının karşılanmaması ilişkilerimizde sıkıntı yaşamamıza neden olan temel nedenler. Bu ihtiyaçların karşılanabilmesi için ise bu ihtiyaçlarımızı telaffuz etmemiz, söylememiz gerekiyor. Bazen bu ihtiyaçlarımızın biz de farkında olmayabiliriz, ama bakmamız gerekiyor. Ve ifade etmemiz. Böylelikle kendimizi anlatma ve aynı zamanda anlaşılma şansımız var.

Örneğin: “Evin işlerinin tamamlanması için desteğe ihtiyacım var. Fiziksel olarak yorgun hissediyorum ve işleri tamamlamak için fiziksel olarak desteğe ihtiyacım var.”

İstek/Rica: Bu bölüm ihtiyacımızın karşılanması için karşımızdaki insandan bir talepte bulunduğumuz bölümdür. Söz ile isteğimizi rica ederiz. Burada önemli olan bu ifadenin gerçek birrica olmasıdır. Yani karşımızdaki kişiye ihtiyacımızı belirttiğimiz şekilde karşılayıp karşılayamayacağını sormuş oluruz. Burada esnek olmalıyız. ‘Hayır’ cevabı alabiliriz, ama bir diyalog başlamış olur. Ve başka ricalar ile hem bizi hem de karşımızdakini tatmin eden bir çözüme ulaşma şansımız artar.

*

Bu dört unsuru ifade ederken esas olan dürüst ve açık olmak ve son istek/rica aşamasında karşımızdaki insanı da açık yüreklilik ile dinlemek. Etkin dinleme, derin dinleme Şiddetsiz İletişimin en önemli unsurlarından biri. Belki de tüm bilgiyi ve tekniği bir araya getiren temel özelliği.

Şiddetsiz İletişimi uygulamak için her iki tarafında bu teknikleri bilmesi şart değil. Bir tarafın bilmesi akışı yönlendirmeye yeterli olabiliyor. Bu iletişim tarzı aile ilişkilerinde, okul yaşamında, iş hayatında, danışmanlık çalışmalarında, her türlü pazarlık, anlaşma ve iletişin problemlerinin çözümlenmesinde kullanılabiliyor.

Rosenberg’e göre Şiddetsiz İletişim “doğal şefkatimizi ortaya çıkararak, kendimizle ve birbirimizle bağ kurmamıza yardımcı oluyor.” Ve dünyadaki birçok aktarılan örnek bu düşüncenin gerçek olduğunu ortaya koyuyor.

Yaşamınıza biraz daha huzur, anlayış ve sevgi getirmek için siz de denemeye ne dersiniz?


Zeynep Kocasinan

Fethiye Lions Kulübü Başkanı